VEYSEL ERASLAN
25 haziran 1980 karanlık ve puslu bir gündü, sanki 12 Eylül’ ün ayak sesleri geliyordu, insanlar sokağa çıkmaz pencereden dışarı bakamaz durumdaydı. Polis bölünmüş asker susmuş meydan emperyalistlerin uşakları kominist köpeklere kalmıştı. İnsanlar korku ülke çaresizdi ‘’ Köpekleri Salmışlar, Taşları Bağlamışlardı’’ sesi çıkanlar sadece koministlerdi. Polis asker vatandaş demeden saldırıyorlar kan döküyorlar döktükleri kanıda bardak bardak içiyorlar, kan gölüne çevirdikleri cennet vatanı da emperyalist kominist ülkelere de peşkeş çekmenin hesabını yapıyorlar, kızıl paçavraları sağa sola kurtardık bura bizim dedikleri bölgelere asıyorlar, Türk Bayraklarını Yakıyorlardı. Polis çaresiz Asker 12 Eylül Darbeleri yapmanın hesabı ile az kaldı diye ellerini oğuşturuyordu. O gün 25 Hazirandı… Unuttukları bir şey vardı … Sırtına 250 milyon Türk’ ün meselesini vurmuş, Hacı Bayram Veli’lerin, Hacı Bektaş ların, Ahmet Yesevilerin, Mevlana’ nın Osman Gazinin, Fatih Sultan Mehmet’ in Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün emaneti Antep’ te Sarıkmış’ ta Çanakkale’ de kurtuluş savaşında Edirne’ de binlerce şehidin kanı ile sulanmış mübarek ve kutsal toprakları namus bellemiş…. Veysel ERASLAN’ dı. Ben buradayım karanlıktan korkmuyorum koministlerden korkmuyorum, ölümden korkmuyorum diyerek karanlığa doğru kominist köpeklere doğru dev cüssesiyle yürüyordu, birden 50 – 60 kızıl köpek tarafından çevresi sarıldı. Veysel kaçmadı teşebbüs’ de etmedi havada uçuşan sopalara tekme ve tokatlara yumruklarıyla karşılık veriyordu. Üstü başı yırtılmıştı kan viran içinde kalmıştı yılmadı yıkılmadı tek başına vermiş olduğu mücadele gözü dönmüş köpekleri korkutmuş dövmek için saldıranlar kaçmanın yolunu arıyorlardı fırsatını bulan tüyüyordu dakikalar sonra etrafında kimsenin kalmadığını gören Veysel dizlerinin üzerine çöktü ellerini havaya kaldırarak yaratan rab’ bine hamd etti kalkmak istedi kalkamadı çok yorulmuştu her tarafı ağrımaya başlamıştı. Öylece kalakaldı karanlık iyice çökmüştü her zaman kalabalık olan sokak inadına boştu inadına sessizdi bir eliyle yerden destek alarak doğrulmaya çalışırken diğer eliyle de ağrıyan kafasını tutuyordu koluna aşağı kan akıyordu. Hamd etti hayattaydı birden karanlığı yırtan sesle irkildi belinde duyduğu müthiş acıyla tekrar yere düştü bir şey demek istedi diyemedi gözlerinin önü kararıyordu aklında kalan son sözü anamdı. Karanlığı yırtarak gelen kahpe kurşun Veysel’ imi belinden vurmuştu. Evin direğini yıkmış ocağını söndürmüştü. 12 Eylül olmuş karanlığı tüm ülkeyi sarmıştı. Karanlık sokaklarda dehlizler de kovalamacalar başlamıştı, asker önüne geleni yakalıyor yakalananlar akibeti belli olmayan meçhul adreslere gönderiliyordu. hergün onlarca ocak söndürülüyor, yüzlercesi tutuklanarak c-5 lerde sonu gelmeyen işkencelere tutuluyordu. Karanlık dehlizlerden gelen sesler tüyler ürper diyor, darağaçlarında fidanlar budanıyor, kimsenin kimseye uzatacak eli kolu kalmamıştı elini uzatanın kolunu, kolunu uzatanın bedeni gidiyordu. Sokak terörü bitmiş büro terörü başlamıştı, karakollar da şubelerde cezaevlerinde meçhul ölümler intiharlar başlamıştı. 11 eylül de ülkede olmayan güç, 12 eylül gecesi uzaydan gelmişti. İnsanlar çaresiz Veysel hepten çaresizdi, belden aşağısı felç olmuştu yatağa mahkum edilmiş sabırla sınavı başlamıştı….Devam edecek ...O Bir Aslandı (mamak)